15 Mayıs Cuma akşamı ekranları
hangi dizi şenlendirdi diye merak ediyorsanız şu an doğru adrestesiniz. 5.
Bölümü ile dün akşam izleyicilerine keyifli anlar yaşatan Bana Baba Dedi tam olarak şimdi adeta yeniden canlanacak ve bu kez
benim yorumlarımın tesiri altında gözler önüne serilecek.
Geçen hafta yeni bölümü
yayınlanmayan dizimizde en son Kaan, Bora ve Cüneyt, Didem ve Ayşen’in üst
kattaki daireyi kiralamasına yardım etmiş, ellerinden gelenin en iyisini
yaparak ve çeşitli oyunlar düzenleyerek Macit’i ikna etmeyi başarmışlardı. Yeni
bölümde muhteşem üçlümüzü yine aynı konunun farklı bir başlığı altındaki
olaylara çözüm ararken bulduk. Bizimkiler birleştiler, kafa kafaya verdiler ve
Didem ve Ayşen’in taşınma sorunlarına çare buldular. Bu sorunlardan ilki Didem
ve Ayşen’in hiç eşyası olmamasıydı. Daha önce her ikisinin birden eşyalı evler
kiralamış olmaları garip bir şekilde bu defa başlarına bela olmuştu. Üstelik
Macit’in bildiği üzere onlar 6 kişilik bir aileydiler ve genelde altı kişilik
aileler eşyalara sahip olurlardı.
Kendini ekibin beyni olarak tanımlayan Bora,
yine yaratıcı fikirler gündeme getirdi ve Cüneyt’in babasının gözetimi altında
kızların evine boş kutular taşıyarak onun gözünü biraz olsun boyamayı başardı.
Geri kalan eşyaların ise yolda bir kaza sonucu yandığını söylemek sorunları
kökten çözmekle eşdeğer sayılırdı. Bir
sonraki hamle ailenin aileden olmakla uzaktan yakından ilgisi olmayan
fertlerinin uzaklaştırılması olacaktı.
Dert bende, derman yine bende...
Tabii keşke sorun yukarıda
anlattıklarımla sınırlı kalsaydı ve çocukların başına daha fazla dert
açılmasaydı ama nerede? Bu dizide herkes birer mıknatıs gibi dertleri üzerine
çekiyor, çektikten sonra kolayca kurtulamıyor. Örnek ver diyecek olursanız bunu yapabilmem
için ilk bölümden itibaren yaşanılan her şeyi anlatmam gerekir ve kusura
bakmayın ama bunu yapamayacağım. En iyisi mi, siz eski yazılarıma göz atın da
zihniniz tazelensin.
Gelelim biz bu bölümde baş
gösteren diğer dertlere. Mesela Kaan, Bora ve Cüneyt her zaman olduğu gibi yine
aynı anda aynı şeyleri yaşamayı başardılar ve bir anda hepsi de parasız
kaldılar. Türk erkeğinin para konusunda ne kadar gururlu olduğunu biliyorsanız en
azından Cüneyt’in neden beş kuruşsuz kaldığını da sorgulamaya gerek kalmadan
çözüme ulaştırabilirsiniz. Denizde kum, onda para zannettiğinden mi yoksa kredi
kartlarının bir limiti olduğunu henüz keşfedemediğinden mi bilinmez ama kızlar
taşınırken ve yerleşirken ellerini ceplerine atmalarına izin vermez, finansal
bir süper kahraman gibi her yerde yardıma koşarsa olacak buydu… Bora’nın ne zaman parası olmuştu
ya da Kaan problemsiz bir şekilde maaşını almayı ne zaman başarmıştı ki zaten?
İki sorununda tek cevabı var, hiçbir zaman!
Sen de boş değilsin, şimdi beni konuşturma! Eh, hadi diyelim paraları yok ama
aşkları da mı olmasın? Hayır, aşk zaten illet bir duygu, zaman, mekân, kişi
falan dinlemiyor, ateşle oynarmışçasına insanın aklını kemiriyor ya Kaan ne
yapsın, Didem aklına düştü bir defa. 12 yıllık bir açığı kapatmak istercesine
Didem’in ona olan ilgisinin farkına vardı, kendisinin de boş olmadığını sonunda
anladı. Tabii bir kez olsun normal bir şey yaşayamadığı için işi yanlışlıklarla
sarmaladı ve sanırım bir süreliğine işleri bozdu.
İşlerin bozulmasından
bahsetmişken, bildiğiniz üzere parasız kalmış ve bir takım çareler aramaya
başlamışlardı. Bora, Hayri’nin düşüp hastanelik olmasının ardından onun yerini
aratmamak için Cafe Mekan’da bir tombala gecesi düzenledi ve elbette yasal
izinleri almayı akıl edemedi.
Yasal izinleri almayanların
başına neler geldiğini bilirsiniz. Hapishaneye atılırlar! Kaan, eski karısı
Bengü’nün Almanya’da hapiste olduğunu öğrendi sonra da bir şekilde kendini de
hapiste buldu. Bora’nın da dediği gibi, bir bebeğin annesinin hapiste
olmasından daha kötü bir şey varsa o da babasının da hapiste olmasıdır.
Bitmeyen dertlere ve dertler
bitmediği için doğrultamadığımız belimize…