Yazıyı açtığınızda kimilerinin sürpriz bozan olarak
yorumlayabileceği (ben bu düşünceye katılmasam da) birkaç detay yüzünden
“İzlemediysen okuma!” uyarısı çıkıyor zaten, ancak ben de hem benzeri bir
uyarıda bulunmak hem de neden filmden böylesi detaylar verdiğimi belirtmek
istedim. Filmin bende yarattığı küçük ancak bana göre önemli bir noktayı
vurgulamak istediğim için birkaç detay vermem gerekti, ancak bu detayların
izleyicinin seyir keyfini bozmak şöyle dursun filme yoğunlaşmasına yardımcı
olacağına düşündüğüm için kendimi açıklama gereği duydum.
Oscar adaylığı sonrası adı daha geniş kitlelerce duyulmasına
karşın Three Billboards outside Ebbing,
Missouri filminin konusundan bihaber kimseler sayıca çoktur muhtemelen,
sinemayı yakından takip etmeme karşın şahsen ben de onlardan biriydim. Three Billboards outside Ebbing, Missouri
filmi adından da anlaşıldığı üzere üç reklam panosuyla başlayan bir hikayeyi
anlatıyor, daha doğrusu bizleri öncesi ve sonrasına götürüyor. Yönetmenliğini
ve senaristliğini Martin McDonagh’nın
üstlendiği film bir annenin, tecavüze ve cinayete kurban giden kızını katilini
bulmayı başaramayan kasaba polisini göreve çağırmasıyla başlıyor. Üzerinden
yedi ay geçmiş olmasına karşın hala hiçbir şüphelinin bulunmadığı davanın bir
kenara itilmiş olmasından dertli anne Mildred (Frances McDormand), kiraladığı reklam panoları aracılığıyla hem
olaya tepkisiz kalınmasına dikkat çekiyor hem de polisi görevini yapmamakla
suçluyor. Bunun neticesinde de kasabada Mildred ile kolluk güçleri arasında bir
mücadele başlıyor. Polis hiçbir kanıt bulunmadığı için soruşturmanın
sürdüremediğinden yakınsa da Mildred polisi “başka işlerle uğraşmakla”
suçlamayı sürdürüyor.

Küçük bir güneyli kasabası olan Ebbing’de nefretin her türü
var. Kadına şiddetten homofobiye, ırkçılıktan ayrımcılığa kadar her türlü
nefret mevcut bu küçük kasabada. Ancak yine de hemen herkesin birbirini
tanıdığı, hem de iyi tanıdığı bir kasaba olduğu için kendi içinde çarkların
sorunsuz döndüğü kendi halinde de bir yer aynı zamanda. Ancak Mildred’in reklam
panoları çarka sokulan çomak misali kasabanın işleyişini de haliyle bozuyor.
Birbirini tetikleyen ve birbirini etkileyen olaylar sonucunda da hikaye bizleri
başladığından farklı bir yere taşıyor.
Kafamı kurcalayan mesele de burada başlıyor işte, hikayenin
belirgin bir şekilde başladığından farklı bir yöne kayması. Bir anlatım tekniği
olarak yorumlanabilir elbette bu durum, zira kalıpların dışına çıkılması
olumsuz eleştiriler için bir gerekçe değildir, hatta kimi zaman (benim için
çoğunlukla) filmi izleyicinin gözünde daha da farklı bir noktaya taşır. Ancak Three Billboards outside Ebbing, Missouri filmindeki
bu değişimin ne denli bilinçli olduğu konusunda şüphelerim var. Hatta sanki bu
üç reklam panosu fikri, kasaba içindeki ilişkiler, karakterler ve Mildred ile
polis teşkilatı arasındaki gerilimi Martin
McDonagh’nın aklına bir anda gelmiş ancak, hikayenin ne yönde ilerleyeceği
sonradan belirlenmiş gibi. Dixon (Sam
Rockwell) karakterinin değişimi, Red (Caleb
Landry Jones) ile karşılaşması, James’in (Peter Dinklage) hikayedeki yeri gibi ince detaylar sanki bir anda,
bir ilhamla McDonagh’nın aklına
gelmiş, ancak bütün bu hikayeler sanki zoraki birleştirilmiş gibi. Bu
düşüncemin sebebi ise Mildred’in geyikle konuştuğu sahne. Dürüst olmak
gerekirse sırf filmin odağını reklam panolarından uzaklaştırmak için eklenmişe
benziyor bu sahne. Benim kafamdaki soru işaretlerini yaratan temel mesele,
odağın değişmesi, burada belirginleşiyor.

Filmin başında bir annenin adalet arayışına, adalet
sağlanamamasına olan isyanına tanıklık etmiştik. İlk başlarda bu arayışın doğal
bir sonucu olan kasabalılar ile Mildred’in sürtüşmesi, sonradan bir sonuç
olmaktan çıkıp filmin merkezine oturdu. Ancak kasabadan daha büyük bir tepki
beklenirken bu tepki “garip gözlü bir kadın” ve “bir dişçi” ile sınırlı kaldı.
Sonrasında ise mesele arayışın kendisi olmaktan çıkıp değişime, dönüşüme geldi.
Bir tarafta Mildred durumu kabullenmeye ve soruşturmanın yürütülememe sebebini
anlamaya, Dixon da hem hayata hem de mesleğine farklı bir perspektiften bakmaya
başladı. Bu değişim birbirini takip eden olayların sonucu olmaktansa farklı
hikayelerin bir araya gelmesinden çıktığı için de bende doğallığına dair bir
şüphe bıraktı.
Kafamda bıraktığı bu soru işaretine bu denli takılmış olmama
karşın itiraf etmeliyim, Three Billboards
outside Ebbing, Missouri filmi karakterleri, karakterler arası ilişkileri
ve en önemlisi diyaloglarıyla insanı büyüleyen, etkisi altına çabucak almasının
yanı sıra kendisine de hayran bırakan bir yapım. İzlemediğim filmleri bir
kenara bırakacak olursam benim gözümde yılın en değerli filmleri arasında Dunkirk’ün hemen ardından ikinci sırada.