Bindim bir alamete
Beni babamdan iste, sonra sana bir alt dudak veririm
Düzenli olarak yerli dizi izleyen biri değilim, zapping yapan teyze ruhu var bende. Sadık kalamıyorum dizilerime. Henüz üçüncü bölümde olmasından mı yoksa her gün tekrarını yakaladığımdan mı bilemedim ama düzenli bir Şeref Meselesi izleyicisi olduğumu fark ettim. Hali hazırda bulunan yazarımızın da daha fazla katlanamayıp diziyi yorumlamayı bırakması üzerine görevi ben devraldım ve bu cesaretimin nereden geldiği konusunda bir fikrim yok. Bindim bir alamete, hayırlısı..

Ben galiba anlamıyorum. Diziyi izlerken başka şeylerle ilgileniyorum, cips yiyorum mesela kıtırtısından televizyondaki sesi duyamıyorum. Yani sorunu kendimde de aradım, ilişkide iki tarafa da saygı duymalıyız bence. Ama sorun bende değil, karar verdim yani. Olaylar arasındaki kopukluklarda kaybolup gittim.. Günler geçmiş, aylar geçmiş, benim haberim yok. Karakterlerin diyalogları dün gibi fakat üst üste iki gün geçmiyor. Öğrenci kısa filmi gibi sürekli bir zaman atlaması, bir yavaşlık.. Neyin, ne zaman yaşandığı konusunda bir fikrim olamıyor, kendimi o dünyaya ait hissedemiyorum.

Şimdi de mahallenin delikanlı ablası oldu

Zaman kavramını yakalamaya çalışırken bir yandan karakterlerin dengesizliği konusuna da kafamı yordum üç bölümdür. Birinci bölüme çok iddialı bir giriş yapan Derya karakteri şu an konuk oyunculuğa kadar düşmüş durumda. Neden reddetti Yiğit'i, neden hala kıskanıyor? Aşk hayatı yolunda değil madem, figüranlık teklifi alıp (figüranlığın teklif edilen bir şey olması?) 'artizzz olacağım' diye ortalarda dolanması da mantıklı değil. Hangi cast ajansında günlük 40 lira alan figürana avans vermişler? Sektör değişti de haberimiz mi yok? Yapmayın böyle şeyler, sonra setlerde figüran hanımlar başrol oyuncularından daha çok trip atıyor ekibe..

Bora'nın yanındayım, Emir'in telefonlarını açmam!

Bu bölümde her sabah Balat Sahil'de koşu yapmasıyla, ev haliyle lüks restoranlara gidip hamburger yemesiyle Tumblr kızlarımızın gözünden bir damla yaş süzülmesine neden olan Sibel, zamir şakasıyla da beni büyüledi. Pekala, ''Nerdesinn????????????'' diye mesaj atan Emir'in, Yiğit'in yanında hiç şansı yok. (Neden kavga ettiklerini dahi anlamadım) Fakat fazla düzgünlükten ölecek hastalığına yakalanan Bora'ya ne demeli? Neden Sibel'e dünyadaki son kadınmış gibi davranıyorsun Bora? Her şeyi bilen, feleğin çemberinden geçmiş gibi dolaşan Sibel de Bora'nın bu masumiyetini göremiyor; bir de istemeye istemeye cilveleşiyor, nazlı nazlı kur yapıyor. ''Tüm kızların gözü Yiğit'de, araya düzgün ve yakışıklı birini de sokmalı'' düşüncesiyle alelade hikayeye dahil olmuş gibi duruyor Bora.

Büyüyünce Godfather oljam 

'Hayatta hiçbir şey imkansız değildir' cümlesini yaşam felsefesi haline getirmiş biriyim ama bu kadar tesadüf bana bile fazla geldi. Burası nasıl bir mahalle, İMÇ Çarşısı gibi herkes keşfedilmeyi mi bekliyor? Biri, Allah'ın unuttuğu kasabada bilmem kim ile karşılaşır da hukuk bürosundan iş teklifi alır.. Diğeri çok ünlü bir manken olacak, zengin kocayı buldu bile.. Öteki, figüranlık teklifi aldığında Oscar peşinde koşacağını zanneder.. Beriki, tek pavyonlu, tek hayat kadını olan yaşam sisteminin nimetlerinden yararlanır; mafya babasının sağ kolunu tahtından eder.. Bunu da gereksiz ukalağılığı ile ''Ben sizin gençliğinizim.'' diyerek yapar. Nereden tanıyorsun Nihat'ı, aynı sofrada rakı içip gençlik anılarını mı dinledin? Hem sen ne ara GTA San Andreas kaçakçılarına döndün? Ayvalık'ta kamyonun arkasından mevsiminde yetişen, hormonsuz sebze aşırarak mı bu seviyeye yükseldin, ne yaptın? Tipine, aksanına bakmadan kamyoncu oluyor bir de!

Biz şimdi neyiz aşkımm?

Benim için şu anda tek gerçek karekter Kübra. Gerçi ondan da, babasının kahvesine uyku ilacı atmayı normal karşılamasını ve bunu hemencecik yapabilmesini beklemiyordum ama o gerginliğini hissettik en azından, yeterli. Her şeyi öngörebiliyoruz, Kübra da olmasa meraklanabileceğimiz bir şey kalmayacak. Çok bir şey değil istediğim; biraz dramatik anlatım ögelerini barındırsınlar, biraz merak uyandırsınlar, hikaye gibi 'o oldu, bu oldu, sonra bu da geldi böyle oldu' diye anlatmasınlar şunu. 
Şöyle bir baktım da yazıya, çok fazla soru sormuşum. Bu sorularım cevaplanana kadar huzur içinde izleyemeyeceğim diziyi. Huzur içinde izleyemesem de izleyeceğim ama, onu bilin.  
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER