Öncelikle Mahinur Hanım, kulaklarım
çınladı. Bu yazıyı da okuyor olmanızı diler, iki yanağınızdan
da öperim. Ben zamanında biyolojik saatimi Asmalı
Konak'a göre ayarlamış insanım, yani sizin yaptığınız her
türlü yemeği yer ama beğenmezsem baharatına laf ederim.
Madem yemeklerden girdim, öyle devam
edeyim. Geçen bölümlerde eldeki her malzemeyi fazlaca kullanmaktan
kaynaklanan bir abartı, aynı tencerede pişirememekten oluşan bir
kaos ortamı vardı. Her hafta Şeref Meselesi'ni izledikten sonra yumruk
yemişe dönerdim; -genelde bu tabiri olumlu etkiler için
kullanırız ama ben aptala dönmekten bahsediyorum- bu bölüm daha
basit, daha akıcı ilerledi. Yorulmadan izlediğim ilk bölüm
diyebilirim. En azından açtıkları sahneleri kapatmayı
unutmadılar bu bölümde.
Ben böyle baba sevgisinde error veriyorum
Tabii ki ben de Kübra'nın çocuğu
aldırıp bizi şaşırtmasını isterdim ama, buna inanmak da çok
ütopik olurdu. Fakat gözümüze batırılmadan bu sekans doğru bir
noktada sonlandı; tam da biz ''acaba evlenmekten nasıl
kurtulacak?'' derken. Ayrıca çok şükür ki Sadullah'a bi'şeycik
olmadı desem, haksız sayılmam herhalde çünkü Taner Turan'ı izlemek çok
keyifli!
Şükran Ovalı rocks!
En çok yükseldiğim sahne, Derya'ya
tecavüz sahnesiydi. Derya ve babasının olayı biraz daha uzasa
zaten tadı kaçardı. Kurgu anlamında Altan Dönmez iyi iş
çıkarmış, cinayeti geriye dönüşlerle göstermek merak unsuruna
katkı sağladı. Şükran Ovalı'ya da nihayet kendini
gösterebileceği bir sahne denk geldi.
Emir ve Yiğit'in zıt kutupları iyice
çizilmeye başlandı. Ben biraz
Yiğitvari bir tavır takınacağım ama yaşanan onca felakete rağmen Emir'in bu kadar saf
kalabilmesi biraz zorlama. Oysaki biz Emir'in hırsını ve öfkesini
Derya'nın babasını döverken görmüştük. (Belki de asıl şaşırtan o tepkisiydi) Derya ile daha samimi
olan Emir ama, daha duyarsız davranan da Emir. Evet, ben bu
davranışına biraz duyarsızlık, biraz Pollyannacılık derim.
Senden çocuğum olsun istiyorum
Yiğit, Gotham'ı kötülerden
arındırmaya çalışan Batman gibi davranıyor olabilir ama Kübra
konusunda bu derece umursamaz tavırları onu inandırıcılıktan
uzaklaştırıyor. Derya'yı, Sibel'i hatta tüm mahalleyi sahiplendi
de Kübra'ya fazla haksızlık ettiğinin hala farkında değil.
Yeterince intikam aldığını düşünüyorum. Çocuk ve intikam
konusunda her yorum yapmak istediğimde ilk bölümün açılış sahnesi aklıma geliyor ve hevesim kursağımda
kalıyor.
Yiğit'in bu gözü kapalı, aşırı korkusuz kararlarına
nihayet yanındaki arkadaşlarının bir tepki vermesi gerekirdi.
Kurt Cobain'in marjinal hayatıyla gündeme geldiği Nirvana grubuna
döndüler çünkü. Haliyle Yiğit'in arkadaşları -daha doğrusu
Yiğit'in bakış açısıyla elemanları- iki bölümdür
çatırdamaya başladı, ileride başa bela olacağa benziyorlar.
Yiğit: Uza buradan trençkotlu çocuk!
Bu Titan Zinciri'nde her yol Yiğit'e
çıkıyor ama kızlar saadeti yanlış yerde arıyorlar. Hepsi de
bunu bildiğini iddia etse de içten içe Yiğit'in eksenine kapılıp
gitme durumu mevcut. Emir-Sibel ilişkisi neden başladı,
bir yere bağlanamadı o? Amaç fakir-zengin tercihini mi
vurgulamaktı? E öyleyse neden Bora'yı terk etti? Sibel, evlenmeden
olmaz triplerini atacak bir kız değildi, belli ki o da hayatta ne
istediğine karar veremeyenlerden. Erkekler konusundaki bu maymun
iştahlılığını Yiğit ile bırakacağa benziyor, belliydi zaten
Yiğit ile kesişecekleri. Bunu anlarım ama Yiğit'in imkansız,
elde edilmesi zor olan şeylerin peşinden koşmak gibi bir hevesi
olduğu için Sibel'e de çok fazla bağlı kalacağını sanmıyorum. Bağlanmayı sevmeyen ıssız adamlar fav.
Eğer tahminlerim doğru çıkar; çocuğu Emir sahiplenir, Kübra ile evlenirse Yiğit'in Sibel ile
ilişkisi daha farklı bir yön alacaktır. Derya da bu durumda kariyerine falan odaklansın ya da Mete iyi bir çocuğa benziyor.
Son bir isteğim var, bu bölüm her
açıdan çok tadında olsa da elimizde hazır böylesine sit-com'a,
talk show'a meyilli karakterler varken, biraz daha güldürmeceli
unsurlar mı eklesek? Şimdiden teşekkür..