Nihayet Elif bebemiz de doğdu
demeyeceğim zaten kendisini çok beklemedik; daha anasının karnına
Ikea'nın kocaman yastıklarını koydurtmadan doğuverdi yavrucak...
Tavşanımızın gelişiyle gramajı hakkında çok şey yazıldı,
çizildi ama şu konuya bir açıklık getirmek istiyorum; kilo
gerçekten de kolay alınıp zor veriliyor. Bakın Elif Bebek'e, Şeref
Meselesi paralel evreni yerel saatine göre bir haftada, bizim yerel
saatlerimize göre ise 10 dakikada alıverdi kiloları.. Kaç aylık
olduğunu bilmeden kafasına göre doğmasını da bakarsak Elif,
hayatını şimdiden durgunlaştırmaya başlasın. Yoksa bu gidişle
hızlı yaşa, genç öl kervanına katılır..
Bu saçların hali ne?
Yiğit vurulurken kimse önüne atlayıp
''Hayııııır!'' diye haykırmayınca ben de seveni yok sanmıştım,
meğer herkes yoğun bakıma girip ağlamayı bekliyormuş. Haliyle
Sibel'in de itiraflarına ve gözyaşlarına şahitlik etmiş olduk,
gözyaşı olmayadabilir değişik bir şeye şahit olduk. Yani
gözüne soğan kaçmış gibi gözlerini kırpıştırmayıp
suratını ekşitmese Yasemin Allen için kendimi tutuyordum ama dayanamadım; TTnet reklamlarında bile daha gerçekçi bir oyunculuğu olduğunu
fark ettim. Bu inandırıcı olmayan ağlamasını destekler
nitelikte ''Tabii ki sana aşığım aptal, yoksa neden sana kötü
davranayım?'' sözleriyle Sibel, gençlerimizin sevgilerini belli
etme ve kur yapma anlamında ne kadar yaratıcılıktan yoksun, ne
kadar tıkanmış olduğunu bir kez daha yüzümüze yüzümüze
vurdu. Git de Yiğit'in saçını çek, beslenme çantasından
mandalinasını falan çal, çok daha etkili olur..
Şimdi öteki taraf hakkında az biraz
bilgi sahibi olan arkadaşlar destek atsın bana. Yiğit cennete
gidip ''şöyle bir arkadaşa bakıp çıkacaktım da'' mı dedi,
yoksa Mecnun gibi bir ışık görüp Ak Sakallı Dede'yi mi takip
etti? Her neresiyse ortam çok iyiydi, Amsterdam White Party adeta!
Herkes süslenmiş püslenmiş, beyaz tonlarında giyinmiş fakat
Sibel başka bir boyuttayken bile kontrast yaratacak ya yeşilin en
sevmediğim tonunu giymiş. Şerif Erol'u (Hasan) da zahmete sokup
dizi sonrası bıraktığı sakallarını traş ettirip konuk oyuncu
yapmışsınız ama değmiş mi? Aklıma Mustafa Ceceli'nin
şu
klibini getirdiği için bu Araf'ımsı sahneye değmiş diyorum,
güldürdü.
Aşağı yukarı hatta aşağı değil
bir yıldan da fazla bir süre geçti değil mi dizide? Biliyorum yaz
mevsimini atlamamak için gidip ekvatorda çekim yapamazsınız ama
dışarıda kar yağıyor, benim içime yağmur yani.. Havayı
Koklayan Adam vardı mesela her gün bana mesaj atardı Turkcell'deyken,
sonra Vodafone'a geçince kesti. Diyorum ki teknoloji elimizin altında, meteorolojiyi takip
etseniz arada? En azından kar yağarken çekim yapmazsınız, iç
çekimleri öyle ayarlarsınız ne bileyim siz uçan kamera kullanmış
ekipsiniz; yağan karı mı durduramayacaksınız? Öyle büyük
puntolarla ekrana yazıyorsunuz '10 gün sonra, bir ay sonra..' diye
ama izleyici yemiyor maalesef. Nerede zaman atlaması yapıldığına
dikkat etmeye çalışırken Time-code tutan reji asistanına döndüm
yahu...
Sıcak paranın tatlı geldiği insan modeli
Zaman atlamasına reddedemeyeceğiniz
bir kanıt buldum ama: Sibel'in oyunculuk yeteneği. Yok yok Yasemin
Allen değil, Sibel. En son moda tasarım dergilerinde mankenlik
yapan hatun şu an reklam filmlerinde boy gösteriyor, biz de ''part
time mı çalışıyor bu?'' diye emeğine saygısızlık yapıyorduk
Sibel'in. Californication rüyasına kapılan bir diğer kızımız
Derya'nın haremli dizisi devam ediyor mu acaba? Hani iki yakın
arkadaş cast ajansına yazılır da biri alır yürür, diğeri
kıskançlıktan çatlar ve araları bozulur ya; bu olay muhtemelen
Derya'nın başına geldi. ''Parraya parra demiyceez kızaaağmm!''
cümlesinde bir samimiyet, mutluluk cıvıltısı hissedemedim ben çünkü.
Yine fragmandan aldığım duyguları
bölüm esnasında alamadığım sahnelerden biriydi Yiğit'in,
kızını kucaklama sahnesi. Bu duygusuzluğumda Yiğit'in öylece
çekip gitmesi, Ağaoğlu My Towerland gibi bir yere taşınmasının
da payı büyük tabii. Umarım Sadullah'ın, Elif'i kaçırmasına
''Benim olanı kimse benden alamaz!'' mafyavari tavırlarıyla değil
de babalık duygularıyla yaklaşır.
Babalık duyguları demişken, dizide
unutulmakta olan bir baba kız ilişkisi var; Kübra-Sadullah. Kübra
babasına bağımlı yaşayan bir kızdı, bunu belli etme yöntemi
ne kadar mazoşist olsa da Sadullah da öyleydi. Evet uzunca bir
süredir doğru düzgün konuşmadılar, birbirlerini görmezden
geliyorlar. Yiğit'i vurmuş Sadullah dikkat çekmek için daha ne
yapsın? Buna rağmen Sadullah'ın ortadan kaybolmasına hiç kafa
yormadı Kübra. Onlar uzunca bir süredir görüşmediler dedim ama
biz nasıl olsa o uzuuunca süreyi bir hafta olarak algılıyoruz
yani yakın zamanda vurucu bir sahne istiyorum bu yüzden. Konu
sadece Sadullah-Yiğit'in sidik yarıştırmasına dönmemeli.
Ve yine diyorum, başından beri diyorum; Burcu Biricik'e şans verin. Gerekirse her bölüm Kübra'nın başına bir felaket gelsin; çığ düşsün, evini sel bassın, ocağı yansın, bırakın da coştursun oyunculuğunu! Dizinin bu karmaşık ortamında, parlayan tek oyuncu diyebilirim rahatlıkla.
Git bak dört sezonu izle hemen, sonra ben seni alacam White Walkers'a.
Bu arada biz Sadullah'ı fazla
küçümsemişiz bence. Adama agresif tonton amca muamelesi yaptık
ama Dark Side'a geçiş yaptı resmen. Nihat, Hakkı bunlar hikaye...
Sadullah çok daha güçlü bir oluşuma, Ak Gezenler'e dahil oluyor
şimdi de! (Game of Thrones izlemeyen de benimle ahbaplık edemez) İster misiniz Elif'i beş yıl sonraya, günümüze kadar göremeyelim..?
Aa Altan Hocam unutmadan; Ak Gezenler
dedim, uçan kamerayı övdüm, tebrik ettim de.. Game of Thrones
yeni sezon 12 Nisan'da başlıyor, izleriz artık birlikte?