Ölüm dediğin nedir gülüm, Karagül'de onu ekmeksiz yiyorlar!

Ölüm dediğin nedir gülüm, Karagül'de onu ekmeksiz yiyorlar!
SİBEL

Sibel... Kızına iki kap fazla yemek verebilmek için Kendal’a minnet eyleyen, sırf oğlan doğuracik diye Kendal tarafından kolundan tutulup konağın orta yerine bırakılan ve geldiği ilk gün, ilk zulmü hemcinslerinden gören kadersiz Sibel... Namusumuzun yılmaz bekçisi, biricik babaannemiz Kadriye Ana başta olmak üzere tüm konak kadınlarının kırk tas suyla yıkayıp pakladığı “günahkar” Sibel... Heey gidi babaanne hey! Sorsan kadın, sorsan ana, sorsan Şahmeran ama ağzının içine bakan her kadını bir şekilde aşağılamakta da üstüne yok. Bir gün oturup Kadriye Ana’ya sövelim arkadaşlar, benim içim böyle soğumayacak.

Karagül’deki her kadın gibi Sibel’in de yaptığı en büyük hata, dünya üzerindeki herhangi bir Şamverdi’yle yazılı, sözlü ya da görsel iletişim kurmaktı. En basitinden “uğursuz” olarak tanımlayabileceğimiz Şamverdiler, konaklarına adım atan her kadın gibi Sibel’in de hayatını kararttılar. Kendal’ın gazabından kaçarken vurulup kızının kollarında can veren Sibel, ölümüne en çok üzüldüğümüz karakterler arasında yerini aldı. 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER