Vatanım Sensin: Biçare solan hayatlar!

O üniformayı üzerine geçirdiğinden beri yarını olmayan günlere uyanıyordu Leon. Kendisini böylesine yalnızlaştırdığı kalabalıkta bir çift göz sayesinde yaşama tutunmuştu. O gözler umudu göstermişti ona, o gözler yeri geldiğinde nasıl tutkuyla sevebileceğini göstermişti, o gözler gün gelmiş ona ait olduğu vatanı göstermişti… Şimdi o gözleri bombanın saçtığı siyah dumanlar pusulaştırırken sadece umudunu değil… Vatanını da kaybediyordu Leon. Günlerdir aradığı Mehmet’i karşısında görünce sadece bakmıştı. Ne yakalamayı geçirmişti o an aklından ne de onu yargılamayı. Bu onun savaşı değildi. Onun mücadelesi sadece Hilal uğrunaydı. Kıskanırcasına baktı, küfredercesine baktı… Kırılarak baktı ve aralarındaki uçuruma yenilerek uzaklaştı oradan. Attığı her adımında yalnızlığına ilerliyordu. Karargaha gelip en derin yalnızlığının karşısında en büyük dayanağı ile durmuştu…

Halit İkbal! Bunu yapanların kendileri olmadığını halka duyurmak, insanlara gerçekleri göstermek için gidilecek yolun pusulasına sahipti Teğmen Leon. ‘’Bir yazı kaleme alsak... Halit İkbal gibi. En az onunki kadar tesirli bir yazı.’’ Pusulası olan gözleri hayal edercesine yayıldı yüzüne tebessüm. Altında barındırdığı gururu selamlarcasına döküldü kelimeler dudaklarından. ‘’Hakikati anlatan, halkın vicdanına seslenen…’’ Hilal’in mücadelesinin ne kadar hakiki sebeplere dayandığını biliyordu Leon. Yapılan bu zulüme, yanan yüreklere hissettiği azabı üzerine yapışan üniforma ele geçirememişti. Vicdanı ile direniyordu ona. Tıpkı Hilal’in bütün tutkusu ile onlara direndiği gibi. Belki de bu yüzden istiyordu Hilal’in onu sevmesini. Memleketini böylesine tutkuyla seven biri onu nasıl severdi kim bilir. Yılların biriktirdiği hüznüne akan bir pınar olur, götürürdü yalnızlığını belki... İçinde kalan son umut tanesi ile bakarken babasına onun gözünde sadece bir Teğmen olduğunu gördü yine. Kendisinden bu kadar habersiz, bu kadar uzak oluşu yüzündeki gülümsemeyi yalnızlığına sürükledi. Nasıl tanıyamazsın beni? Buraya ait olmayışımı, nasıl iğreti durduğumu görmüyor musun demedi de hadi sana gerçek beni göstermeme izin ver ‘’Müsaadenizle bu yazıyı ben yazmak isterim.‘’ dedi.

Alacağı cevabı bildiği halde duymaktan korkuyordu belki. Bu kadar yalnız oluşunu somutlaştırmaya hazır değildi ya da. ‘’Sen ne anlarsın yazmaktan Asker! Herkes bildiği işi yapsın.’’ dedi babası onu yanıltmayarak. Yaşadığı hayal kırıklığını belli etmeden uzun uzun sitem etti gözleri ile. Ama ilk defa haklıydı babası. Herkes bildiği işi yapmalıydı. O yüzden ilk defa babasının odasından, içine hapsolduğu üniforması ile o karargahtan böylesine kendine güvenerek çıktı. Çünkü gerçek silahını kuşanmıştı artık. Kalemi ellerinde ait olduğu yere gidiyordu. Leon ‘’söz’’dü artık. Yalnızlığında kaybolan sadece Leon muydu? Hilal de bu kalabalığın arasında içindeki minik kız çocuğu ile ayakta kalmaya çalışıyordu. En çok ona direniyordu. Sevdiği iki adam karşısında en çok o ürkek serçenin sesini bastırmak istiyordu. Babasına sarılırken bütün dertlerini onun omzuna bırakıp, "Baba ben güzel miyim?" diyen sorumsuz küçük kız çocuğu olmak istiyordu.

Ama onun da üstünde o üniforma vardı. Alnına dokunan öpücükle nasıl gidermeye çalıştıysa babasına susuzluğunu ayrılırken de öfkesini öyle sundu. Canından can katarak seviyordu ablasını. Onu orada hasta yatağında görünce hiç dilememesi gerekirken özür diledi. Özür dileyecek bir şey yapmadığı halde diledi. Her şey için.. Bir nevi iç dünyasını ilk defa sesli dile getirdi. Onu ayıkken duymayan ablasına derin sessizliğinde haykırdı içindeki küçük kız çocuğunun hislerini.. "Ben çok korkuyorum…çok korkuyorum biliyor musun?’" dedi gözyaşları yanaklarını ıslatırken. Kendisini her zaman Amazon kadını gibi göstermek isteyen Hilal artık tükenmişti. Yeni yük edindiği duygular, içinde söyleyemediği sözcükler ve paylaşamadığı çaresizliği. Gerçek bir abla gibi olup destek vermesini istercesine ona açtı kendini. ‘’Bakma sen benim böyle durduğuma. Yalnız kalmaktan çok korkuyorum.’’ dedi. İçini ısıtmayacağını bile bile ablasının kalbine akıttı inci damlalarını.

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER